Çernobil

Çernobil Faciası’nın 31.Yılı: Gerçekten Herkes Kanser Oldu Mu?

1980’li yılların sonunda o zamanki adı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği olan ve başını bugünkü Rusya Cumhuriyeti’nin temsil ettiği birlik hem siyasi hem de ekonomik olarak çok kötü durumdaydı. Nisan 1986 yılında SSCB’nin bir parçası olan Ukrayna’nın Çernobil kentinde bulunan nükleer santralın 4 numaralı ünitesi patladı.

Atom bombasından 1000 kat daha büyük bir enerji açığa çıktı. Sayısız radyoizotop çevreye ve gökyüzüne yayıldı. SSCB’de iletişim o kadar kötü durumdaydı ki insanlar durumun vahametinin farkına varmadan çocuklarını okula gönderdiler kendileri günlük yaşamlarına devam ettiler. Yaklaşık 3 gün sonra, İsveç’te, meteoroloji dedektörleri ağır radyasyonun farkına vardı ve SSCB nükleer kazayı kabul etti. Polonya 24 saat içinde ülkedeki tüm çocuklara Kİ dağıttı. Radyoizotoplar yağmurlarla beraber ülkemizin kuzey kıyıları dahil tüm kuzey ve orta Avrupa’ya yayıldı. SSCB 1989 yılında radyasyonun sağlık üzerine etkilerinin üstesinden gelemeyeceğini bildirerek Uluslararası Atom Enerjisi Kurumuna (IAEA) başvurdu. IAEA’de Dünya Sağlık Örgütünü (WHO) göreve çağırdı ve radyasyonun insanların üzerindeki erken ve geç olumsuz etkileri takibe alındı.

Kazadan 25 yıl sonra WHO elindeki bilgileri bir rapor olarak 2011 yılında açıkladı. Elde edilen bilgilere göre bu 25 yıl içerisinde, santrala içeride radyasyon olduğunu bilerek yangını söndürmek için giren ve sayılarının yaklaşık olarak 600 olduğu tahmin edilen insanlardan 134’ünde akut radyasyon hastalığı gelişti ve bunlardan 50’si 25 yıl içerisinde öldü.

Patlamadan sonra gökyüzüne en çok salınan radyoizotop iyot-131 (I-131) oldu. Yağmurla yeryüzüne inan I-131 su ve otlanan hayvanlarla insanlara bulaştı. Kazadan hemen sonra içilen sütlerde özellikle Ukrayna, Rusya, Belarus gibi ülkelerde ve tabii ki bizim ülkemizde de çok miktarda I-131 bulunuyordu. İyot tiroit bezinin fonksiyonlarını görebilmesi için kullandığı en önemli elementtir. Vücuda giren I-131 doğal olarak tiroit bezinde birikti ve yüksek radyasyon dozu almasına sebep oldu. Bu nedenle en yüksek kanser sıklığı artışının tiroit kanserinde olması beklenirdi. Bilim adamları radyasyona maruz kalınan yerlerde yaşayanları yıllarca tiroit kanseri gelişimi açısından takibe aldı. Ancak sonuç beklendiği gibi olmadı. Kaza anında 4 yaş veya altında olan çocuklarda tiroit kanseri sıklığında artış şüphesi belirdi. Çocuk ve ergenlerde toplam sadece 6000 tiroit kanseri vakası saptandı. Bu çocuklardan sadece 9’u 25 yıl içerisinde bu hastalıktan kaybedildi. Hastaların %99’dan fazlası 30 yıl sonunda hala hayattadır.

Başka hiçbir kanser türünün gelişimine dair kanıt bulunamadı. Hayvanlar dahil hiçbir infertilite ve doğumsal malformasyon artışına dair kanıt bulunamadı. Bulunan tek sağlık problemi “radyasyona maruz kaldım kanser olup öleceğim” düşüncesi nedeniyle gelişen anksiyete bozukluğu oldu. Bu arada binlerce insan yer değiştirdi ve enfeksiyon, diğer hastalıklar ve açlık nedeniyle sayısız çocuk ve yaşlı kaybedildi (5).


İLETİŞİM - RANDEVU

Aklınıza takılan soruları sormak veya randevu almak için formu doldurup göndermeniz yeterli. En kısa sürede size geri dönüş yapılacaktır.